14 Ağustos 2015 Cuma

Daha



10 dk içerisinde değişen duygu durumumu sözlere ne kadar dökmeye çalışsam da, göğsüme dayanan baskının yok olması mümkün değilmiş gibi geliyor bana.
Erkenden uyandım ve güçlü adımlarla çıktım evden ,gülümseyerek yürüdüm bu sabah 8 vapuruna... Yeni başladığım kitabımdan çok memnun ,ara sıra denizden tavana vuran yansımaları izlerken "Çok mutluyum" diye geçirdim içimden..


Vapurdan indiğim sırada sevgilim aradı ve o an mutluluğumun daha da katlandığını hissederek hatta telefonda tüm bu hissettiklerimi ona anlatmaya çalışarak bir süre daha yürüdüm. 
İş yerime yaklaştığım sırada tam dört yol ağzına gelmiştim ki ,kulaklığımda çalan müziğin etkisinden aniden çıktım... Çok yaşlı bir teyze yolun ortasında öylece kalakalmış. Arabalar öylece etrafından geçerken artık bükülmüş beli öylece yere bakıyor.. Koşabildiğimden utanarak gittim yanına. Koluna girdiğimde bir an çok uzaklara komşu ninemin kol altından sarkan yumuşacık etine tutundum, o da kendinden hiç beklenmeyen bir güçle bileğime sarıldı. İçim cız ederek ve sürekli söylediğim "Karşıdan karşıya geçemeyecek duruma gelmeden öleyim " sözümü hatırlayarak adım adım,yavaşça geçtik karşıya. Dualar etti, etti ve "Daha yürüyecek misin benimle ?" dedi. Evet işe geç kalmıştım ama yürürdüm elbet. Zaten artık her şey çoktan boş gelmeye başlamıştı bile... O sırada bizi uzaktan izleyen benim yaşlarımda bir genç yaklaştı yanımıza ve "Sanırım sizin aceleniz var ben yardım edeyim bundan sonrasına" dedi. Itiraz etmeden nineyi teslim ettim ona çünkü birazdan gözlerimden fışkıracak yaşları kimse görsün istemedim... Nedense yine her şeyi ona anlatma ihtiyacı duyduğumdan sevgilimi aradım ona anlattım yaşadıklarımı. İçimdeki sızı dinmedi.Telefonu kapattığımda onu ilk aradığım ve ikinci aradığım saat arasında sadece 10 dk olduğunu fark ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder